15 Eylül 2008 Pazartesi

fikirlerle doluyum


son zamanlarda etrafımızda pek çok şey yaşanıyor, elbette kafam herşeye olduğu gibi bu yaşanan olaylarada takılmıyor değil.. :) insanlar birbirlerini yanlış tanıyor buna hakikaten çok sinir oluyorum, yaşlılara yaşından hürmet küçüklerede küçükler diye orta yaşlılar tarafından palavradan hareketler doğuyor, harbiden düşününce çok saçma sapan şeylerle oyalandığımızı düşünüyorum... hobileri olmayan boş boş insanlarla üremeye devam ediyoruz. yaşadığımız hayat cidden çok kısa ve tatlısındansa acısı bol, ama değişiklik yapmaya ne maddi ne manevi kimsenin olanağı yok, buda beni hüzünlendirmiyor dersem yalan olur, hani derlerya dünya kadar paran olsa napardın? kimi der arabalar yatlar katlar alırdım kimi der insanlığa yardım.. acaba hangisi daha gerçek geliyor???? çok merak ediyorum varmı acaba kendine ayırmadan parasını dağıtabilen, dürüstçe söylüyorum en az bir evim bir arabam belki b irde yazlığım olmadan kolay kolay para dağıtamam.. çünkü belli bir varlığa ulaşınca onları idare eden adam herşeyi idare edebilir demektir çok lüks olmasa bile devam edebilir demektir... ozaman zaten insandan insana değişen bir lüks durumu olduğuna göre, dünyayada yardım edilebilir yanılıyor muyum? ayrılıklar üzüntüler aşklar mutluluklar evlilikler bebekler herşey herşeyin kıymetini bilmek sık sık şükretmek çk mutlu olmadanda biraz bile olsa sevinebilmek... bunlar bizi yükseltmek için az ama ilerisi için az değiil....:) bir tebessüm belki bir gülücük ve binlerce gülümseme = mutlu insanlar

kalabalıkta yalnızlık

kalabalıkta yalnızlık

nasıl bir zamanın jeneresiyiz sizce?
etraf insandan geçilmiyor,,, ama kimse geçinemiyor,
mutlu mutluyken mutsuz dahada mutsuz öyle değil mi?
sevgiliniz yokken parklar bahçelerde hep çiftler koklaşır, benim neden bir sevgilim yok diye düşünürken yanınızdan el ele tutuşan bir çift aşık geçer,,, sürekli olmadık zamanda olmadık şeyler çıkar karşımıza...

çok can sıkıcıdır milyar insanın yaşadığı bu ülke, şehir hatta mekanda yalnız kalabilmek...

erkek ve kızlar sayılımı acaba diye düşünür insan, yada erkekler söylenir bütün iyi ve güzel kızların soyu tükendimi? ve en çok kızlar konuşur, bu erkekler nerede? böyle erkek kaldımı ki?....

nasıl beceriyoruz yalnız kalmayı?
kendimi örnek vermem gerekirse benimki hakikaten çok kolay oldu.
ama benim bir suçum yoktu..
hiç istemedim ama mecburiyet yokmu..

çok irdelemeyelim ama şöle özet geçebilirim, istemedim evet yalnız kalmak güzel birşey kimi zaman ama aradığınız insan veya ideal insan karşınıza çıkınca yalnızlık acı vermiyor onsuzluk acı veriyor..

biz yürütsek bile bazı dış etkenler (benim için son derece dışlar) sebebiyle yürütülememiş bir durum sonucu ben yalnız kaldım..

başta zordu ama zamanla alıştım,
şimdi bir şekilde hayata devam ediyorum belki aranmadığımdandır etrafıma pek çok yakışıklı çıkıyor ;)

ama aransam bir tanesi olmazdı eminim:D

şimdi merak ediyorum neden istediğimize sahip olamıyoruz
?

tamam çok fakirle çok zengin, çok yakışıklıyla çok güzel, çok akıllıyla çok
şapşal ve bunlara benzer pek çok ilişki hem çok riskli hemde çok istisna olur diye düşünüyorum,, derler ya
davul bile dengi dengine, o yüzden beklentimizi iyi ayarlamamız lazım yoksa her isteyenin istediği olsa başa çıkılmaz, şöyle düşünün çok güzel bir kızınız var anne veya babasınız bir adam onu istiyor ama nasıl çirkin nasıl varlıksız.. boş küme üstelik bir yaptığı ettiği de yok yapabilecek durumda olmasına rağmen, ve sırf istediği için kızınızı elde edecek buna hayır demezmisiniz? bence dersiniz... bende bundan söz ediyorum işte, eğer uyumu yakalayabilcekseniz keşke olumsuzlukları yokedebilecek bir kaynak bir sihir bulunsaydı...



umutlu olmak ne güzel şey



vah bize vah geride kalan olmak ne zor şeymiş... birini beklemek veya son giden olmak ölümden betermiş... herkes birilerini bekler, avrupadaki yakınlarınızı,masterdan gelicek kızınızı,uzak doğuya keşfe giden torununuzu,askerden gelicek oğlunuzu,balayından dönücek çocuklarınızı,ve en zoru giden sevgiliyi beklemek... duvarlar üstüne üstüne gelir insanın. sanki her iyi laf kötü gelir kulağınıza, kaşlarınız çatılır,auranızı hüzün kaplar,boğulur insan etrafı milyonlarla dolu olsada.... beklemek veya son giden olmak öldürür insanı o anda.. ama birde işin umut kısmı vardır, her köşe birbirinden güzeldir işte o an çünkü içten içe hissedilendir evetler,çok güzel olucaklar,sevinçler.... sonuç hep umuttur. unutmanın sağ elidir umut, her karanlıkta vardır umut.. hatta yaşamamızın en büyük sebebidir umut... güçsüzü güçlü kılandır umut, fakiri zengin yapan,çirkini güzel yapandır. ve bekleyeni oyalayan oyalarkende mutlu kılandır umut. şimdi bende umut doluyum, karanlıkta olduğumdan değil ancak bekletenim olduğundan, ve umut endorpine le doludur, ışık saçar,yüzü gülümsetir,uykusuzluğa iyi gelir :) beklemek ve yapayalnız kalmak ne kadar zorsa, umutla beklemek ve umudunuzu perçinlemek o kadar kolay ve b okadarda güzeldir. çünkü kimse kötü umut beslemez, herkesin umutları eşsizdir güzeldir, umutlarımızla yol alıyoruz, ilerliyoruz. ve şimdi bende o umut denizindeyim, en güzel umudumsun y.

19 Temmuz 2008 Cumartesi

sahtelik kavramı..


havanın sıcaklığı beynimizi bunaltıyor olabilir mi?
bence kimse iyi düşünemiyor şu sıra, hakikaten bunaldığımı düşünüyorum...
kavgacı birisi olmamaya çalışıyorum ama kavga etmemekten kendimi alamıyorum, nefes almak için bile para ödeyecek durumlara geldiğimiz bu boş dünyada iyice çığırımızdan çıktık artık...

aileler can sıkıcı, arkadaşlar iftiracı,insanlar dedikoducu,kötülükler dahada kötü olmaya başladı..

hakikaten bunalıyorum artık,
ne gerçek bir aşk nede candan bir dost bulmak hiç bir zaman bu kadar zor gelmemişti,,,

hepimiz inkar etsekte hayatı belki birşeyler olursa herşey düzelir veya güzellikler yaşanmaya başlar umudu işe yaşıyor hale geldik,

güvendiğimiz insanlar bizleri sevdiklerinden bizimleler sanıyorken meğer kendi kişisel amaçlarına amaçmışız onu öğrendik,,

dediklerini harifyen yaptığınızda ailenizin en önemli en övülen üyesiyken özgürlüğünüzü kullanmak istediğinizde en asi en kötü evlat olduğumuzu öğrendik..

demokrasi ile yaşadığımızı savunuyoruz ama tek yaptığımız elimizdekini çar çur etmek..
bunun adı demokrasi olamaz,,, güçlü olan ayakta kalıyor hepsi bu

artık zengin daha zengin fakir daha fakir bir orta sınıf kalmadı..

eğer evinize çilek,muz,ananas,kıyma,pirzola giriyorsa zenginsiniz

eğer ekmek almak sizin için büyük birşeyse fakirsiniz...


tek bildiğim havalar ısınsın dursun insanlar hızla soğuyor..

nerede kaldı o eski aşklar.. masumiyet o iyi insanlar o dostluklar o evlatlarına güvenen aileler..

herkes ve herşey sahteleşiyor

18 Temmuz 2008 Cuma

aşk ihtiyaç mıdır? gerçekte aşk varmıdır?



bir süredir yalnızım arasıra yalnızlık keyif versede çok zor olduğunuda düşünmüyor değilim,,, nede olsa yalnızlık allah a mahsus. günümüzün bazı kızları fazlasıyla bencil ve ahlaksızlar, ergenlikleriyle beraber beraketlerinide kaybediyorlar, zengin erkeklerde paraları veya arabaları için beraber oluyorlar, bir bakıma kuaför,takı,gezme tozma masraflarını vücutlarını ve zamanlarını kullandırarak karşılıyorlar,,, bu kızların aileleri nerede sormadan edemiyorum,, tabiki erkeklerimizdede suç var, aklı başında olan erkekler bunu yapmaz, ama bedava etede kimse hayır demez.... artık aşk kaldımı merak ediyorum,,, çevremdeki herkes sevdiğini yitirir oldu, ölümün önüne kastii ayrılıklar geçti, kimi başkasını bulup sevdiği yarini görmezden gelir oldu kimi ailem seni istemiyor deyip yaşanmışlığa perde çekebildi, kimi gelicem dedi ama hiç gelmedi, kimide aldatıldı veya aldattı.. aşk kalmadı çevremiz, yozlaşmış insan ordusu çağ dışındaki aile zihniyetleri köylü aklına bile erişememiş kara cahiller v.b insanların bizlere ettiği şey budur,,, başı boş avrupa özentisi ailelerin bizlere ettiği budur. aşkı yokeden gençler değil sex düşkünü olanda gençler değil doğruyla yanlışı öğretemeyen anne babalar suçlu! öğrenebilen yegane gençlik aşkı kurtarın... eğer hala varsa

17 Temmuz 2008 Perşembe

E n ideal evcil dost


yeniden merhaba, oldukça uzun zaman boyunca pek çok evcil hayvana baktım, hayvanlara büyük bir düşkünlüğüm var herbirini çok sevimli buluyorum böcük olanlar hariç :D
kaplumbağa,taşvan,kedi,köpek,kuş,yılan,balık ve saydıklarıma yakın pek çok hayvan baktım, şimdi ise hamster sahibiyim :)
ama paylaşmam gereken birşey var içlerinde en ekonomik ve en kolay bakılan evcil hamster..
dilerseniz karşılaştılarım..

kedi için:
kedi kumu,mama,tarak,aşı,tırnak kesimi,göz temizlemesi vs... + ilgi (tüy problemi,koltuk parçalama)

köpek için:
mama, tuvalet sorunu, gezdirme problemi,kaşıntı pire uyuz kuduz vs,aşı,barınak,koku sorunu vs vs)

tavşan için:
tuvalet sorunu başlı başına yetiyor ayrıca ısırırsa koparır.. tecrübe edilmiştir :D

kaplumbağa için:
bildiğim tüm petlerden daha çok cebi yakıyor uvb lambası infrared ışığı iç filitresi dış filitresi akvaryumu su değişimi yıkanması maması vitamini su kırıcısı kuru alanı ışığı bitkisi kokusu ve sevilememesi,,, vs vs vs

yılan: su yılanı beslemiştim b dahada beslemem hiç bi avantajı yyok diorum siz anlayın artık

kuş: baş ağrısı kaçma riski...

balık: 2 günde ölüyorlar balık bakmakta kaplumbağa işi gibi çok zor


ve hamster:
koku problemini talaşla giderdiğiniz sürece harika bişi, tıpkı evdeki insanlar gibiler, dolanıyorlar seviliyorlar tanıyorlar mıncıklanıyorlar ufaklar bütçe zorlamıyorlar ve kafesleri çok güzel olabiliyor ;)

elbette ısırabilirler,kemirebilirler,ses yapabilirler ama o kadarda pasif hayvan b koala var onuda kimse evinde istemez:D

türkiyede SEX AND THE CİTY olsaydı



herkese merhaba, ben yine üretici kişiliğimle garip bir şey düşündüm, herkesin veya çoğu kişinin bildiği sex and the city türkiyede çevrilse ne olur? bence rtük evlerdeki tvleri toplar:D aslında harika bir dizi, ben kendi adıma izlerken çok keyif alıyorum klişe kadın programlarınada 1000 basar... ama ısrarla gay erkekleri oynayan 4 kadını anlattığını savunuluyor, katılmıyorum izleyenlerde amerikada yaşatılsın o özgürlükler verilsin gaylik falan kalmaz :D

mesela
Sarah Jessica Parker ... Carrie Bradshaw
türkiyede olsa olsa gülse birsel olur :) çokta güzel olur bence

Kim Cattrall ...

Samantha Jones
bu çok tehlikeli bir rol ama altından kalkabilicek birini tanıyorum, oda yıldız kaplan olabilir


Kristin Davis ... Charlotte York
muafazakar görüntüsü ve tarzı olan herkes olabilir ama biz yinede isim verelim,
beren saat


Cynthia Nixon ...
Miranda Hobbes
sevimli komik panik ve akıllı bir karakter işte o seray sever olur :)

bir ara denemişlerdi sanırım star tv de metro palastı sanırım ismi, ama olmamıştı başrolde deniz akkaya oynuyordu yanlış hatırlamıyorsam,,,

ama çok erkendi türkiye için, sansürlü hali bile :D

yinede merakla bekliyoruz böyle bir proje öyle değilmi hatta bide CSI serilerini bekliyoruz türklerden :D ;)

Acısıyla Tatlısıyla Hayat Hakkında


yaşlanıyormuyuz ne dersiniz? bir zamanlar apartmanlarının,sitelerinin evlerinin bahçelerinde koşan,bisiklete binen,paten kayan,evcilik oynayan,futbol oynayan bizler değilmiydik,, şimdi bazımız lisede bazımız ünversite bazımız evli... hayat geçiyor öyle değil mi?, hayat hiç kimsenin pas geçişlerini beklemiyor.. insanlar konuşuyor diyorlar hayatımda hiç keşke demedim... ben bu cümlenin külliyen yalan olduğunu düşünüyorum hadi oradan demekte ayrıca bir tatmin yolum, kesinlikle keşke demişizdir, bende dedim bunda utanılıcak birşey yok kimse mükemmel deil ki.. isterseniz dahinin dahisi olun ölüme çareniz varmı? çalışmadan boğaziçini kazananınız varmı? keşke demedende yaşayanınız yoktur.. bir kaç yıl evvel ailemin benim için en değerli üyesi dedem mehmet ün 'ü toprağa verdik.. ozamanlar çocuktum, ama en büyük keşkem o senelerden kaldı bana, keşke daha çok anım olsaydı, keşke fotoğraflarım olsaydı, keşke videolarım olsaydı, keşke daha çok vaktimiz olsaydı.. saydı saydı... vs vs,, hayat yaşamayı bilmeyenler için acıymış meğer, hergün ağlayabilrim canım dedem için ama elime hiç bir şey geçmez... evt çok üzüldüm hatta halen üzgünüm ama bunu dedemin şimdi bulunduğu yerde buradan daha mutlu oludğunu ve orasının buradan daha güzel bir yer olduğunu düşünerek buna canı gönülden inanarak bir şekilde dizginliyorum.. hayat kimi zaman acı, ama güzellikleride var,, ölüm iç karartıcı birşey ama doğumlarla birlikte bir o kadar lüzumlu.. düşünüyorumda bir insan bir yakınını kaybettiğinde ilk önce lanet ediyor,herşeye lanet ediyor inancı çok zayıflıyor umursamayı boşveriyor çöküyor, ama dilediği istediği bişey olunca nasıl yalvarıyor nasıl dua ediyor nasıl istiyor, AMA İSTEDİĞİ OLDUĞUNDA ŞÜKRETMİYOR! kedilere nankör diyen biz insanlar onlardan daha nankör olabilir miyiz? yaşlılarımızı baş belası olarak yorumlayan sahiplenmeyen biz hayvanlardan dahamı gelişmişiz? istisnalar kaideyi bozmaz vs şeklinde kafamıza ve kaidelerimize göre uydurduğumuz basma kalıp cümleler altında ahkam kesen bizler çok mu daha varlıklıyız,,, asıl varlık ruhtur beden değil, ruhunuz ne kadar zenginse sizde o kadar zenginsinizdir... ve bunun anahtarı mutlulukla sevgidir. hepinize güzel günler dilerim,

öfke dolu bir şiirim


özlemeyen sormayan sen!
ağlamayan yanmayan sen!
bilmeyen duymayan sen!
çekip giden yine sen!
dün kaçtın bu gün kaçtın,
yarında kaçıcaksın,

kahret,ağlat,hiçe say
peki

sorarım sana kul
allahın sorgusundan nasıl kaçıcaksın?
cehennemde ne yapıcaksın?

yalancı kızlar


kadınların neden yalan söylediğini düşünen oldumu, çok basit çünkü yalan duymaya alışmışlar.. aklınıza hemen 2-3 örnek geliceği için ben burda klişe örnekleri sergilemeye lüzum görmüyorum .. hataları söyleyip durmaktansa hata yapmamak için başvurulan bir kaç altın noktayı öğretmenin daha mantıklı olduğu kanısındayım. kız arkadaşlar yalan konuşur, etraf konuşur, bazen ailenizdede olur, okuldan,sınıftan,mahalleden,akrabadan herkese kadar insanlar yalan söylüyorlar, yalanı birtek gerçek dost söylemez diyoruz.. ama yavaş yavaş onuda kaybediyoruz, çok sevdiğimiz çok değer verdiğimiz kardeşimiz dostumuz dediğimiz sırasında annemizden babamızdan aşkımızdan vazgeçercesine sevdiğimiz ve saydığımız dostlarımızda artık yalan söylüyorlar ve en kötüsüde o kadar belli oluyorki, dostunuz olduğu için mi yoksa yalanı içinmi kızmanız gerektiğini bilemiyorsunuz... yalan boyutlarıyla farklılık gösterir, anneniz bir kaç kilo vermese bile arada bir sen biraz zayıfladınmı spor falanmı yaptın harika görünüyorsun demenin kimseye zararı olmaz aksine anneniz kendini hem çocuğu tarafından beğenildiği için takdir eder hemde özgüveni artar. ancak birde söylenilmemesi gereken şeyler vardır ki bunları ancak dostlar söyleyebilir... mesela saçını kestiren annenize berbat bir model olmuş sanada hiç gitmemiş iğrenç gözüküyosun git başımdan demek kesinlikle annenizin zaten zor bir karar olan saç kesimi olayından hem soğutur hem cesaretini kırar hemde kendisini hiç olmadığı kadar çirkin hissetmesine neden olur, insan vücudu bir bütündür ve saç 30 da 1 dir.. bu bir pay asla güzelliğe bedel olamaz.. oysa annenize bunu dostu onu kırmadan veya aldatmadan söyleyebilir, mesela saçlarını kestirdiğin iyi olmuş farklı bir tarz gerekliydi zaten ama bu model veya renk bence tartışılır, gel şu kuaföre bide benimle git bakalım seni çok daha güzel yapıcaz, yani iğrençsin demekle arasındaki fark bariz... ama bide şu varki o dostunuz size sağlam bir yalan söylerde birde siz yalan olduğunu anlarsanız işte iş orda kopuyor... müthiş bir hayalkırıklığı, ümitlerinizin emeklerinizin herşeyin yıkılışını izliyorsunuz.... bir kez bile size surat çevirmemiş, kötülük etmemiş,sinirinizi bozmammış bir insandan ancak bu kadar soğunabilir hemde belki son 5 ,10,20 yılınızı onunla geçirmişsiniz... bu eştende annedende öte, dost acıyı paylaşandır, dost yaşamasa bile yaşamış gibi olandır, dost hiç bir mecburiyeti olmadan seven gerçek insandır.. ve nikah memurunun sözü nede nufüs kütüğü, hiç birisi nede kan bağı, aşktaki yürek bağından daha güçlüdür dostun bağı, ama kadınlar yalan söylemeyi bu denli hızlı sürdürdükleri sürece, hiç birşey daha kolay olmayacaktır...

erkekler neyin peşinde koşar?


aklıma çoğu zaman kadınlar ve erkeklerin kendi aralarında ne konuştukları fikri geliyor?... kızlar erkekleri erkeklerse onları çok merak ediyor, elbette bende merak eden taraflardanım, ama bir erkekle 15 dk geçirmem onun artık ne hakkında ne düşündüğünü anlamama yetiyor, elbette bunun tam terside olabilir, ancak bunun için çook seneler var :) merak ediyorum ben arkadaşlarımla otururken yan masamızdaki erkek gurubu ne konuşuyor? ve yine merak ediyorum bizim hakkımızda konuştuklarını farketmemiz için yaptıkları bazı davranışlar bilinçlimi bilinçsiz mi? o kadar kafa yoran bir konu ki bu, yüzyıllardır kadın ve erkek arası pek çok konu demogoji konusu olmanın ötesine geçemedi, bence erkeklerin çoğu kadınlardan daha hırslılar hayata 1-0 önde başladıklarını düşünüyorlar, bazı konularda haklı olabilirler ancak hepsi o kadar çünkü benim için kadın erkek daima eşit kalıcaktır, ancak şöyle bir durum varki, para,karizma,kadın,maç çok fazla tutkuları var bir kadın için ise durum farklı, her erkek son model iyi bir araba taş gibi bir sevgili ve cep dolusu para ister.. bunları vaadetseniz ve bi uçurumdan atla deseniz atlamayan tek tük çıkıcaktır, ama hiç bi kadın makyaj yapmak için,topuklu ayakkabı için veya saç boyası için uçurumdan atlamaz, yani para için araba için bi erkek için atlamaz, kadınların ki daha farklı daha detaylı bir konu, duygusall,romantik sessizz.... daha çok uysal bir durum... onları bir ömür sevin onlarda sizi bir ömür sevsinler bu çok farklı, şöyle açıklayabilirim.. bir kadın bir erkeğe seni seviyorum tamamdır senden başkası yok olamaz derse erkek için o kadın kazanılmış bir zaferdir ve daha fazla feth edilmesine gerek yoktur...oyunlar bakışlar sözler biter geriye kadın için ızdırap erkek için sönmüş bir heyecan kalır, ancak bir erkek bir kadına seni seviyorum, tamamdır senden başkası yok olamaz derse, durum biraz daha farklıdır, yani şöyle diyebilirim, bir kadına eğer böyle birşey söylerseniz erkeğe söylemenin aksine kadın büyülenir aşıksa daha aşık olur değilse olacağına eminim, olmasada o adam çok çirkin demektir :) yanisi bir kadın için evet bir erkek için hayır (evlilik) bir erkek için evet bir kadın için hayır (cinsellik) yaniisi bir erkek için olmazza olmazlar evet kadınlar için makul olanlar evet.. kimsenin kimse peşinde koştuğu yok, burdan benim çıkardığım sonuç erkekler fiziksel kadınlar zihinsel olarak yoğun yaşıyorlar.... ;)

kolye merakım









kısa bir süre önce takıya çok para harcadığımı farkettim :) nede olsa bayanların takı tutkusu cüzdanın hafifliğini farkettirmeyecek ölçüde fazla öyle değil mi? :)
işin özü şudur, evimin yakınlarında bir boncuk dükkanı vardı.. yolumun üzerinde olduğundan günde belki 3 defa geçmişimdir önünden, ve artık bir gün karar verdim içeride ne olduğuna bakmaya elbette boncuk olduğunu biliyordum ama yapmakla uğraşma fikri bile beni yorduğundan yapılmış varsa satın alırım diyerek içeri girdim, heryer parıl parıl parlıyordu duvarda kolyeler etrafta boncuklar ip seçen kızlar falan,:) görüntü güzeldi :) sonra duvardaki kolyelere küpelere bakmaya başladım, b birleklik beğendim ve aldım:) 2 küpe aldım birde kolye dikkatimi çekti, çok zarif buldum fiyatı 12 ytl idi, benim için pek pahalı değildi çok verdim o parayı takıya ama o kolye için değmez gibi geldi, taşlarının kristal olduğunu öğrendim yanıtım ee noolmuş kristalse oldu :D adam biras tebessüm etti ve farklarını açıkladı, nitekim aldım :) evime gittim..

aradan 2 gün geçti o kolyeye baka baka tüm malzemelerini öğrendim tekrar boncukcuya gittim satıcıdan malzemeleri istedim, tecrübesizlik işte:D penseleride istedim çiviler vs vs birsürü şey aldım eve geldim akşam yemeği bile yemeden başladım boncuk yapmaya :) ilk 5 boncuğu mındar ettim :) bir kaç tel bir kaç zincir parçası resmen kullanılmayacak hale geldi elimde, derken kavradım ve hop pat küt tamamdır derken oldu, birleştirdim birleştirdim ve güzel bir kolyem oldu, biri bitti ötekine başladım o bitti diğeri derken 4 günde 20 den fazla kolye yaptım, ve herbiride kokoşun önde gideni temasını taşıyor :D, her gören satarsın artık yorumunu yaptı ama hayır dedim bunlar el emeği göz nuru asla satmam, belki beğenenlere hediye veririm aynısına yakın yaparım ama satmam dedim, şimdi bir dükkan aççsam mı diye düşünüyorum :) hem çok keyifli hemde çok güzel :)