1 Haziran 2011 Çarşamba

ağlayana mı? ağlatana mı?




tamda göğsümün ortasına bir ağırlık çöktü şuan.. biliyordum zaten mutlulukların ardından elbet bi pislik gelir... no fcking tears diyorum. ama tutamıyorum kendimi... canım ölesiye sıkkın çıkıp gitmek istediğim günlerden biri bu günde. mutluluk yaşanılan herşeyden çok daha güzel ama gerçekten çok kısa birşey
belki daha kısa bir ömrüm olsaydı mutluluğun süresi uzardı kim bilir...
arash ve helenanın pure love isimli şarkıdan sonra broken angel isimli yeni bir şarkılarını keşvettim geçte olsa... zaten klibide parçanın devamı niteliğinde belki bu gün ard arda bi 350 kez dinlemişimdir belki daha çok... ruhumun en içlerine kadar işliyor enteresan birşey... 500 sayfalık bir romanı 4 günde 2 günde bitirdiğim olmuştu ama 1 günde bir kaç saat içinde daha önce hiç bitirdiğim olmamıştı...
üstelik bir yandan şarkıyı dinlerken...

meğer hayatı roman olan benmişim....  acaba günlüğümüde buraya yazsam mı? kötü fikir..:)
canım çok ağlamak istiyor bağıra çağıra hıçkıra hıçkıra... ölesiye keyifsizim oysa daha bu sabah bi kuş kadar hafif uyanmıştım... cıvıldıyordum bülbül gibi çok mutluydum...
artık mutlu olmakta istemiyorum
nasılsa bitmiyormu....

huzur istiyorum mutlu olmam şart değil... hayatıma girmeye çalışmayın düzenimi bozmayın
ben halimden memnunum... gönül kırıklıklarına tahammül edicek halim yok...
1 savaşa girdim ondanda çok yaralı çıktım
her yaramı sarıp yeniden cenk ettiğimde yaramın olduğu yere ya bir ok ya bir kılıç darbesi yedim
1.2.3... 4 olmıcak bitti.... ben yokum arkadaş hoşçakal ...... bundan sonra
senin için döktüğüm gözyaşlarına anlat derdini çünkü başka bi savaş vermiyeceğim.
iyi geceler tekrardan