9 Kasım 2012 Cuma

ATAM DAİMA İZİNDEYİZ..

‎9 Kasım Çarşamba sabahı, Atatürk’te adale kasılmalarıyla istem dışı hareketler ve inlemeler görüldü. 9 Kasım’ı 10 Kasım’a bağlayan gece oldukça sıkıntılı geçti. Atatürk’ e kısa aralıklarla oksijen verildi. Sabaha doğru boğazında hırıltılar azaldı. Saat 8.00’de Dr. Mehmet Kamil Berk ve Dr. Nihat Reşat Belger Atatürk’ e glikozlu serum verdiler (Bu serumun boş şişesi ve şırınga iğnesi halen İstanbul
Tıp Faküte’sinde bulunmaktadır). Saat 9.00 olduğunda göğsü hızla inip çıkmaya başladı. Dünyadaki son 5 dakikasına gözleri kapalı giriyordu. Dışarıda bütün bir ulus endişe içinde radyo başında bekliyordu. Savarona son bir saygı duruşu için sarayın önüne demirlemişti. İçerde saray tam bir sessizliğe gömülmüştü. Hasan Rıza Soyak sağ elini ellerinin içine alıp öpmüştü. Soyak’ın ardından Muhafız Komutan İsmail Hakkı Tekçe de aynı eli öptü ve yorganın içine koydu. Bu arada Prof Dr. Mim Kemal Öke Atatürk’ün açık gözlerini kapattı. Son nöbet defterine şöyle yazıldı: Saat 9’u 5 geçe Büyük Şefimiz Derin koma içinde terki hayat etmişlerdir. Atatürk’ün yaveri Salih Bozok şuursuzca sarayın merdivenlerinden aşağı koştu. Alt katta boş bulduğu bir odaya dalıp kapıyı kapattı. ..Az sonra içerden tek el silah sesi duyuldu. Sesi duyup odaya koşanlar O’nu kanlar içinde buldular kalbine sıktığı tek kurşunla devrilmişti."

Senin arkandan milli yas ilan edilmeyecek Tayyip.
Bir Anıtkabirin olmayacak.
Öldüğünde yaşamının anlamsız kalacağı kadar değerli bir yaverin olmayacak.
Kimse senin ölüm tarihini hatırlamayacak.
Senin için milyonlar ayaklanmayacak.
Askerler üzüntüden bayılmayacak.
Yabancı dillerde Tayyip gibi olmak diye "şerefli olmayı" anlamlandıran deyimler olmayacak.
Ölümünden onlarca yıl sonra ölümünü okuyan gençler senin için gözyaşı dökmeyecek.
Sen sadece öleceksin..
Arkanda SADECE NEFRET BIRAKARAK, HATIRLANMAMAK ÜZERE..
ATAM IZINDEYIZ !

2 Kasım 2012 Cuma

kısmet

Kim bilir belki bitti dediklerim başlangıçlarımdır...


sahile doğru yürümek, biraz yağmur biraz rüzgar.. mümkünse hava karanlık ince bir pardesü en sıcak tutmayanından bir atkı,yarı toplanmış saçlar bir kısmı uçuşan, ve yine buğulu gözler, uzaklarda olan birine bakan birşeyler uman ona uzanan sanki bakmanın yeteceğine inanan...
kararızlık koskoca bir boşluk kimsenin seni anlamaması ve sana en yakın insanları inkar eden seni, sana ölesiye uzak, bambaşka bir kan ve candan bir yabancının sarmalamasını anlamaya çalışmak...
karmaşık evet... helede araya zaman girince, erken yada geç kaçmak veya kovalamak

8 Mayıs 2012 Salı

Hoppala demeye vaktin olmaz.


belki sandığımızdan uzun sürer fakat hepimiz ölücez arkadaşlar.. panik yapmayın iç karartıcı bi muhabbete girmicem öyle şeyleri hiç bir zaman sevmemişimdir.
zaten sınırlı vaktimiz var sorunlarla zaman harcamak aptallığın en büyüğü olsa gerek.
saçma insanların peşinde geçip giden vakit... öylesine üzülüyorumki
tv ye bakmak için ihmal edilen bir hayat veya pc herneyse...
Allah ın her günü gidilen cafeler barlar harcanan onca para korkunç bir eğlence sektörü
15 dk arası bile olmayan semtlerde açlık ve zenginliğin oran kargaşası..

berbat bile diyemeyeceğim kadar ya çok yozlaşmış yada asosyal bir gençlik
korkutucu hepsi açıkcası en kötüsüde herkes yapıcak çok şeyi olduğunu ve yaşıycak çok senesi olduğu fikrine kapılmış durumda bunlardan biride benim sorsanız okyanuslar gezicem hesapta kıtalar dolanıcam.. peheyy.. yarın ölsem?
uğruna çalışıp para kazandığım bilgisayarlar iphone lar benlemi gelicek sanki?
arşiv yapıyorum piskopat gibi bi sürü koleksiyonum var gözüm gibi bakıyorum silmiyorum atmıyorum dokunmuyorum uleyn ölüp gidicem ben çöpe gidicek hepsi.. gitmese nolur benim olmycaklar ki?!

gerçekten berbatmış ya.. biz hiç ölmicek gibi yaşıyoruz orda sıkıntı yok ama yarın ölücekmişiz gibi ahirete falan hazırlanan yok en azından ölmicekmiş gibi yaşayanların arasında ondan yok.

bütün pislikleri gizli saklı yapıp dini göstere göstere yapanlar var bol bol bana düşmez ama direk cehennemlikler. asıl dini gizli yap mübarek pislikte yapma.

neyse zaten pek çoğumuzu vicdanen rahat hissettiren meşhur hesap günü olucak.
unutulmayacak hiçbirşey yok bir gün önce konuştuğunuz insanı unutuyorsunuz
en yakın dostunuz olan insanı canımı veririm dediğiniz insanı silebiliyorsunuz
hayat hertürlü sınıyor.. evlatlar giriyor toprak altına sakatlanabiliyorsunuz..

şükretmeyi unutmayın. hala nefes alıyorken dua edin. hangi dilde ve dinde olursa olsun Allah ın varlığına inanmasanız bile iyi bir insan olun erdemli olun kıstaslarınız prensibleriniz olsun ...

ahlak bütün amellerin yolunu açar. ama işinize geldiği gibi değil. bir tavır vizyon sahibi olarak bakın.

heran hayatımızı kaybedebiliriz sevdiklerinize ailenize zaman ayırın başkalarına iyilik edin. bencil olmayın .. unutmayın öldüğünüzde hiç bir eşya sizinle gelmeyecek.. hiç bir takı size sarılamayacak. annenizi öpün. babanıza sarılın insanları sevin.

3 Mayıs 2012 Perşembe

bir gelmiş bir geçmiş..


bizim zamanımızda başkadıydı.. 89 doğumlu biri olarak 80-90 arası kuşaktanım.
aynı 24 saati bu kadar farklı geçiren bi kuşak daha görmedim.
tabi iphone yoktu malum ip atlardık :)
annem 7/24 balkondan sarkar mahalleye doğru eceeeeeeeee diye bağırırdı..
ve ben 2 sokak ötedede olsam duyar neeeee diye cevap verirdim :)
eve gel hava karardı derdi falan yani baya sohbet ederdik.. bunu sadece benim annem değil
bütün esraların minelerin alilerin ayşelerin anneside yapardı :D kimsede garipsemezdi..

susuzluktan ölürdük ama su içmeye eve gitmezdik gidersem annem salmaz b daha kanunu vardı.
sepet sarkıtırdı balkondan içine su koyup yada direk atardı şişeyi :)
ağaç ağaç tırmanır poşetlerce erik çalardık.. geberene kadar ip atlardık üstüne bakkala gider terli terli dondurma yerdik koşa koşa bahçelerden atlar parklarda çekirdek çitler gene apartmanların önüne gelip 2 dakkada bir araba geçen sokakta istop yada ortada sıçan oynamaya çalışırdık :)

zaman aynı zamandı ama bir gün bir yıl gibi gelirdi.. oysa şimdi uyanıyorum akşam olmuş uyuyorum sabah olmuş markete inmeye halim yok pc önümde telefon sağımda tv karşımda buzdolabına 10 adım.. hayat bu kadar minimalize olmuş teknoloji muhteşem olmasına rağmen kötü.

ama mana bulamıyorum insanların bu kadar kendilerine kapanmalarının sebebi artık ebelemece oynayan 25 yaşında insanlar olamayacağımıza göre oturup fikir muhabbetleri döndürmemiz gerek.
etrafınızda kaç kişi var? değil arkadaş fikir muhabbeti yapabileceğiniz kadar bilgili veya az egoya sahip... kimsecikler yok olanlarda sahte yalan veya uydurma..

çocukluğumu ilk kez özledim hakkaten daha sterilmişiz.

2 Mayıs 2012 Çarşamba

Cümleten Geçmiş Olsun


Haklısın evet çok seviyorum haddinden haketmediğinden fazla seviyorum seni.
Bağışla yapım bu.. veriyorum kendimi .. sevmeye o kadar hasretim ki
biliyorsun ömrümü hayatımı herşeyimi anlattım sana tane tane parça parça
vaktimiz olsa hiç susmam onuda biliyorsun daha çok konuşur anlatırım kendimi..
ömrüm boyunca şu ufacık seneler içinde aşktan daha kuvvetli hiç bi yaşam görmedim.
daha önemli birşey görmedim.
birine ait olmanın annenin babanın seni sevmesi gibi ama kan bağı olmadan.


sen öksürsen canı yanan bi başkası olmadan...

çok zor haklısın bir başkası için üzülmek ezilmek vazgeçmek uğraşmak...
senelercede düşünsen elime ne geçicek dediğin müddetçe gittiğin yol seni bir yere götürmez...
düşünmeyipte ne yapayım?

hayatıma mı bakayım?
hayatım varmı ki?
bütün herşey senden ibaretken nereye ne yöne gidebilirim?

bir amacın varsa ona bi başkasına kavuşmaksa ondan başka nereye yönelebilirsin?
kiminle konuşursun kafanı ne kadar dağıtabilirsin?
sevgimde nefretimde küçük değildir

bunu bilmelisin buna alışmalısın benim karakterim bunun üzerine kurulu
bunu değiştirmemi bekleyemezsin!!!
ki değişmez...

o giderse bende giderim ki.
bir gün öldüğümde kaprislerimde benimle ölmüş olucak..özlemelerim dayanamamalarım sensizim diye yanan canımda benimle birlikte yok olucak.
ozaman rahatlayacakmısın? oh iyiki yok diyecekmisin oysa ben olsam keşke olsaydı ve kafamın etini yeseydi derdim.
düşününce acıtıyor. ne kadar yaşıycaz? birgün yok olucaz.. ve benim mutlu geçen günlerim inan çok az ...
nankörlük etmiyorum sitem ediyorum sadece senin bir kabahatin yok belki kaç aydır beni tanıyorsun sadece.
ama ben önümüzde uzun seneler var diyip ne seni ne hayatı ertelemek istemiyorum yeterince erteledim zaten.
melankolik bir yapım var düşkünlüğüm malum hem nasıl suya bu kadar hasret olmadım ben. çünkü suyu sevmem.
sevdiğime
duyduğum özlem öyle kuvvetliki beni sarsıpp yeter kendine gel desen de son

nefesime dek yanıbaşımda beklesende ben seni özlerim ki.. kıskanırım mesela.. nefret ediyorum selam verdiğin kızların hepsinden ne olursa olsun gülümsediklerinden. hele o telefonla konuştuklarından vakitli vakitsiz kim olursa olsun.
bana ait ol istiyorum. acı çekiyorum ama sen anlayamıyorsun anlamıyorsun bir gün benim kadar sevebildiğinde beni anlayacaksın.
bazı insanlar sahip olduklarının değerlerini kaybettiklerinde anlarlar...
 ben seni kaybetmeden bunu anlayabildim benim farkım bu sense bunu boşa sanıyorsun.
birgün beni kaybettiğinde dilerim bu gerçekleşmez .. ozaman üzüleceksin ve çok geç olucak.. gönlümün bir kısmı dayan diyor kim elde etmişki herşeyi bir günde diyor sabır diyor
diğer yarım sorguluyor?
değer mi diyor..
herşeye evet hepsine evet peki ya sevgi için ödediğim bedele ???
eğer seni hayatımın merkezinden çıkarırsam tamamından çıkarsın
ve bu beni kahrediyor.. çünkü seni sevmek istiyorum.

evt çok üzülürüm çok ağlarım doğru ama geçer elbet geçer...
senin içinde geçer binlercesine sahip olabilirsin
belki ben senin kadar düzgün bir insan bulamam ama
beni daha çok seveni muhakkak bulurum çünkü seninki sevgi değil...

ve evet belki sende daha güzelini bulursun seni sıkmayanını bulursun başka şeyler muhakkak bulursun ama bu kadar seveni bulamazsın bulursan getir bana o vakit kendi elimle kıyarım canıma veya ne istersen yaparm çünkü o kadar eminim buna. adımın ece olduğundan çok daha fazla eminim.
ne öncekiler nede benden sonrakiler hiç kimse annen bile benim seni sevdiğim kadar seni sevmedi sevemez sevmicek sevemicek.

canımı değil çok daha fazlasını sermeye hazırım yoluna. uğruna bile değil sadece yoluna.
ağır geliyorsa taşımaktan vazgeç her geçen gün senle ilgili milyonlarca hayal ve umut yeşertiyorum gönlümde ben... eğer o ağaçların gölgesinde sarılmak çocuklarımızı seyretmek nasib olmayacaksa vazgeç ..

hep aynı şey diyorsun bunalıyorsun ve bende hep aynı şeyleri işitmekten yoruldum
sevmekten soğudum tam sarılıcak gibi koşarken önüme setler çekmenden yoruldum
yaklaşmaya çalıştıkça ne konuda olursa olsun gerek yok cevabını duymaktan acıdım.
istediklerimi dile getirmekten çekinir oldum.
kaşlarını çatıp ters ters bakmandan yada alay etmenden
gökkuşağı gibiydi gönlümün sana akan renkleri
oysa şimdi
siyah beyaz gri..

çünkü korkuyorum artık birşey demekten kendimi çok iyi tanıyorum çünkü
bana birgün yine gereksiz şimdi dediğinde boşverdiğinde bir kızla telefonda konuştuğunda biriyle bişi yaptığında ve bu yanlış olduğunda sevgimi mühürleyeceğim. ve birdaha seni sevmeyeceğim. azar azar eksiliceksin benden .. uzaklaşıcam senden

karşılaşmayacağız konuşmayacağız görüşmeyeceğiz belki özleyeceğim
çok isteyeceğim aşkım demeyi diyebilmeyi..
ama o zor zamanları atlattıktan sonra yeniden izin vermem
hiç bir allah kulunun beni yeniden incitmesine.
olanı biteni unutmaya çalışıp kafamdan atacağım çünkü başka bir yolum yok.
evlenene kadar seni sevmemem mi gerek sevmiyeceğim ama seninlede evlenmeyeceğim.
çünkü bunun bedeli bu değil.. benim sevgim bunu haketmiyor.
belki ben bi insan olarak kul olarak vatandaş olarak evlat olarak hakediyorumdur ama sevgim haketmiyor.
ve ben aşkı bu kadar hakederken isterken yaşayamayacaksam
ne bir adamla birlikte olup kendimi kirletirim.
nede herhangi biriyle laf olsun diye evlenilirim.
inancını yitirdikten sonra neyin ne manası kalıcak ki?
işte ozaman yaşamıma hayatıma bakarım işte.. çünkü amacım ortadan kalkar..

 

27 Şubat 2012 Pazartesi

Gerçekler acıdır.. herşeyden çok acıtır.


öksürüyorum sanki acıyor ciğerim.. şu duman bile senden daha az zarar veriyor göğsüme..
içiyorum damla damla aşkla dolu bardaktan şarabı... inan senin kadar döndürmüyor bu başımı.
boşveer diyorum kendime.. insan ne ederse kendine..

ölüp ölüp dirilmekte varmış şu dünyada... en beter acıymış aşk acısı.. helede sevdiğine kavuşamamak..
en derin uçurumlardan uçmak için atlayıp.. düşmek.. yere çakılmakmış...

biliyormusun sevgilim ben seni sensiz sevdim.. sensiz özledim sensiz yürüdüm o yollarda...
seninle oturduğumuz o cafeye tekrar gittim.. tekrar oturup etrafa baktım..
aynı tatlıdan söyledim.. hani benim hiç sevmediğim..
ağlarken hıçkırıklarımı gizlemek için yudum yudum yedim...
sanki sensizliğin tadına bakar gibi..
öyle şerbetliydiki gidişin..
kahroluşların en beteriymiş meğer sensizlik.. hiç olmadığı kadar lezzetini tattım acının sen derken yüreğim.

boşver sevgilim düşünme.. haklısın zor acıtır bu işler kanatır.. biri gelir öteki gider.. herbiri senden bir partikülü bir diğerine taşırken varoluşunu zehirlerler...

hava soğukmuş sıcakmış yaşmış ne farkeder?... benim ruhum soğuk sensizken..
ısıtamıyorum bedenimi en sıcak güneşin alnındayken...
kurumuyor yanaklarım gözlerimden inen şelaleler yüzünden..

yürek bu laf dinlediğini kim görmüş? helede gözlere inmişken sevdanın perdeleri.. arala dene görmeyi
tek göreceğin çırpınan bir yürek aşk kafesindeki..

vur beni... acıt ne farkeder?
dokunamıyorum sana kokunla harmanlanan ruhumla.. savruluyorum
hakkım yok.. hakkın yok..
yaşam buysa.. yaşıyorsam şuan.. ilk defa yaşamamayı merak ediyorum..

dünyalara hükmetsem de bitmezki bu fırtına? .. hakkaten bitmez

20 Şubat 2012 Pazartesi

Özür dilerim seni sevdiğim için

seni bu kadar çok istediğim için.. sevdiğim için... bir şans istediğim için.. izin istediğim için senden özür dilerim... aşkı sana çok yakıştırmıştım.. afedersin... sessizce çıkıyorum hayatın sana emanet artık korkmuyorum başına birşey gelmesinden seni sana emanet ederek gidiyorum. beni sorma beni özleme beni merak etme... beni düşünme bile...
çünkü bunları haketmiyorsun.. bana git dedin bende gidiyorum..

bir insanın her seçimi yanlış olabilir mi?... nerde hata yaptığımı bulamıyorum...
acı çekiyorum .. acı çekmek için doğmamış olduğuma inancım sonsuz oysa bildiğin kavruluyorum..
cehennemin öngösterimi gibi hayat şuan.. geçici mutluluklar.. 2 gün üst üste sürmeyen sevinçler...
üstü kalsın diyip paltomu alıp çıkasım gelmiyor değil.. boğuyor.. ikna edemediğim herşey beni yoruyor...

kötülerle savaşabilirim.. yanlışları düzeltebilirim.. özür dileyebilirim.. yardım edebilirim..
ama sevgiyi bilmeyen birine sevgiyi öğretemeyeceğimi ilk kezbu gün anladım.
sahiden anlatılmıyormuş.. boşa kürekmiş .. gururunuzu unutsanız bile manasızmış..

saf mutluluğun arayış yolculuğunda kaybettiğim ruhum meğer acı okyanuslarında dev dalgalarla boğuşuyormuş.. günaydın ece diyorum kendime.. çok geç uyandığın için bu rüyadan tebrikler...

pişman olucak insan çok.. belki bende olucam ama beni kaybeden ve kaybetmeyi seçenleri daha beteri beklicek buda gelecek için kehanetim olsun. kalbim temiz yaa rabbim yapar bana bi güzellik..
şansıma küsmüş değilim.. evt elbette bi noktada mutlu olucam.. hoş olmak için birşeye ihtiyacımda yok.. beynim ve kalbim bana bağlı olduğu müddetçe ruhumu zapetmek bana düşer...

kalbim benzinim.. beynim motorum.. sürücü ise ruhum ve bu beden yani arabam...
uçuruma gidiyor.. aynen doğru bildin o uçurum sensizlik ...

müsade etmedin ya... ben bunun için seni affetmiycem.
bana yaşattığın kısa ve güzel anlar için minnettarım...
başka bir lafım yok.

sana hiç seni seviyorum demedim sanırım.
şimdi dememin bir önemi yok o yüzden demiyorum.. saklıyordum iyiki saklamışım.
bende kalsın.. bana kalsın sevgim.
haketmeyen birine vereceğime bana kalsın ömrüm.

kimseye ihtiyacım yok ben bu gönlü tek başınada heba edebilirim.
öyle güçlüyümki seni sensizde sevebilir.. senden sensizde nefret edebilirim.

dileğim baki.. hep mutlu ol.

19 Şubat 2012 Pazar

Sevmiyorsan anlarım


etrafta konuşacak kimse olmadığında.. yada etrafındakiler duymak istediklerini söylemediklerinde..
kendi kendime konuşmayı hatta tıpkı şuan olduğu gibi yazmayı daha çok seviyorum..
ahh be halil sezai sende olmasan ne yapacakmışım?
birbirini incitenlere toplumsal mesaj vermeye geldim :D incitmeyin...
mesaj iletildi.. ama alındımı? muallak...

bugün sahildeki rüzgar sendin.. üşümedim..

ne yapmak istiyorum söyliyim mi? seni sevmek istiyorum
akşam eve gelişini beklemek.. sana en sevdiğin yemeği hazırlamak
süslenmek püslenmek... zil çalınca koşmak hatta anahtarınla açsan bile sesini duyup koşup gelmek istiyorum..
eski kafalıyım ben :D montunu almalıyım sırtından.. ayakkabılarını falan..
hatta hoşgeldin demek sarılmak öpmek...
ellerini yıka hemen gel sofra hazır diye seslenmek istiyorum sana mis kokulu mutfaktan.. sende lavabodan seslensen mesela ne yemek var hayatım diye :)

bunu hayal ediyorum ben işte....
çatlayana kadar yemeyelim aç yatalım..
öldürene kadar sevmeyelim küs yatalım...
affetmeyi bilip ateşkes yapalım..

ama ayrı olmayalım...

halil sezaiye söyleyin bana gelsin.. isyan öyle olmaz böyle olur...
seviyorum uleeeeeeeynnnnnnnnnnnnnnnn
:)) hani düşünüyorum oluyor..
hayal kuruyorum oluyor..
peki neden seninle olmuyor?

üzülmüyorum. elbette canım acıyor ama üzülmüyorum bilakis geç gelen mutluluğa edilen gülümseyişsin benim için...
ilk defa şekerin tadını almak hatta seninle olmak..
sadece ödüm kopuyor bu hayattan veda etmeden gidersen diye.
ve yine ödüm kopuyor beni ite ite o hayatından men ediceksin diye.

git de ona eywallah ama beni itme..

Geçersiz dilek


adım gibi eminim.. ben öldüğüm zaman çok pişman olucaksın...
kaybettiğine üzülmek bir yana.. belki hiç bir kadın için ağlamadın.. benim için en çokta kendin için ağlayacaksın... çünkü ben giderken seni meleklere anlatıcam.. bana haksızlık etti diycem.. hepsine anlatıcam seni.. duymayacaksın ama bileceksin ne yaptığımı .. görmesen bile hissedeceksin bulutlara karışan beni.. fani hayatın sahte melankolisi son bulucak ve evet arşa değişcek ozaman kanlı naaşım.
unutucaksın belkide unutmayacaksın.. ama ne farkeder?
bana engel olduğunu hatırlayacaksın..
en önemliside hiç birşey yapamasan bile bu sayfayı açıp şu yazıyı okuduğunda.. bunu ağlayarak yazdığımı öğrendiğinde... ve yaşamıyorsam.. kahrolucaksın...
seni ne kadar sevdiğimi asla anlayamayacaksın..
hayatın boyunca pişman olucaksın...

o mumu üflerken mutlu olmanı diledim ben bundan pişman değilim.
ama keşke benimle mutlu olmanı dileseydim :)

Haksızlık


kavuşamayınca mı aşk oluyordu? inan umrumda değil...
aşktan geçtim serden geçtim bi senden geçemedim...
gel deseydin ya bana? yaklaşsaydınya...
ölseydim yine ama öldüren sen olmasaydın ya...

gögsümde bir ağrı büyük ve anlamsız.. kaçış yok herdaim yalnızız..
evt hata bende biliyorum kapıldım gittim...
ama o kadar derindinki.. o kadar maviydinki..
zaafımdın.. okyanus yüreklim...
hayatımda en çok sende yüzmeyi istedim.
seni istedim.

tarif edebilirim herşeyi bilirsin kelimelerle aram hep iyi olmuştur..
ama sana duyduğum özlemin ifadesi imkansız..
oysa sen sadece ikimizi imkansız olarak nitelerdin..
hayatın çok analitik.. :) benimkisi olmuş katalitik..
ısınamıyorum sensiz..
bohem mi oluyor bu.. ok öle olsun.. oda umrumda değil
snizim yapıyorum :D kimse engel olmasın..
mutlu olmak gayemiz.. hayatta ki amacımız.. bırak mutlu olalım?
ben hazırım.. kavgam olacaksanda senin için hazırım.
her koşulda umrumda olan tek şey sen olduğun için.
ben burdayım.
ve hep burda olacağım...

geleceksin biliyorum...
tek isteğim
lütfen çok geç gelme...

17 Şubat 2012 Cuma

bir husumet.


uyuyamıyorum sevgilim... düşünmekten uyuyamıyorum..
ne gitmek istediğim halde gidebiliyorum.. ne varmak istediğime varabiliyorum...
çıkmazların.. yasakların.. olasılıksızlıkların ismi meğer benim ismimin baş harfi gibi ayrılmazım olmuş.. omzuma konmuş bense zamanın kaygısı hayatın yansısı güneşin tanrısı olmuşum ...
bitmişim bittiğimi bilmeden sen diye son nefesime gelip geberirken..
acı çekmenin boyut değiştirebilen şekliyken.. isyanın en güzel haliymişken... gitme diyebilmişken..

kalmadın ya ona hayıflanırım...
kıyamadın ya.. ona kızarım.
kal.. kalmalıydın.. o elmanın yarısı olmasan bile bırakaydın da kurdu olaydın..

şimdi içim acıyor dışım acıyor kenarı acıyor ortası acıyor...
bedenin sınırları içinde koşuşturuyorum her köşemden ayrı çığlıklar kopuyor..
hezeyan değil bu çaresizlik.. beşikteki bebeğine süt bulamayan annenin dramı bu.
ölmek üzere olan annesi için gözyaşı döken çocuğun dramı.
sevdanın iki yürekte karşı çıkarken yabanlar sayesinde yıkılışı...

mutluluğumuzu yaşayamadık... fragmanlarda figüranlardık biz.. oysa ne güzel olurdu sokulmak sana
karışmak sana.. huzuruna bulanmak varsa tavaya yatıp kızarmak aşkınla.... saçlarıma dolansa kokun sarılsa... birleşse birtek gözlerimiz o bile yeterdi bana..

yetmedi sevgilim.. vakit yetmedi.. ömür yetmedi.. aşk yetmedi.. şans yetmedi bize...
birtek acı yetti canımıza... tak etti
şimdi vurup kapıyı çıkmak lazım gitmek ardına dahi bakmadan sessizce yürümek...
usul usul uzaklaşmak senden .. tıpkı usul usul girişin gibi hayatıma..
farkedemeden.. engel olamadan ...
bir tesadüf olmalı herşey
tıpkı seni sevdiğimi hissetmem gibi...
ellerin hep dokunuyor sanki bana.. sanki dönüp dönüp bakıyorsun bana sanki gülümsüyorsun
sessizce delisin sen diyorsun... uslu olmaya çalışıyorsun..
ışıldıyorsun gözümde ne yapsan haklısın
ben seni böyle görmek istiyorum.

ya ben seni artık görmek istemezsem? gözükmeyecekmisin...
korkma ben hala gönül gözüyle görenlerdenim.
sen yada ben ne farkeder.. kim yokolursa olsun.. kim ölürse ölsün
ben seni hep görücem.

çok zordur bir insana bunu yaşatmak.. üstelik kıpırdamadan.. yine söylüyorum endişen boşa
bunu sen yapmadın. ben yaptım.
seni ben sevdim ...
kendi başıma sevdim.. kendimde sevdim...
bi kere dokunmadım öpmedim seni okşamadım sarılmadım
itiraf etmedim.. konuşmadım bile bunları.
ben seni tek başıma kendi içimden sevdim.

dışımdan sevseydim asla anlayamazdın farkedemezdin
tıpkı şmdiki gibi boşa severdim...
beni değil. gençliğimi değil.. sevgimi ziyan ederdin...

29 Ocak 2012 Pazar

Git beni sevme diyen bir adamı sevmekti benimki..


Düşünüyorum sürekli haklısın ama önüne geçebilsem emin ol geçerdim. haklısın evet çok seviyorum haddinden haketmediğinden fazla seviyorum seni. bağışla yapım bu. veriyorum kendimi sevmeye o kadar hasretim ki biliyorsun ömrümü hayatımı herşeyimi anlattım sana tane tane parça parça vaktimiz olsa hiç susmam onuda biliyorsun daha çok konuşur anlatırım kendimi.. ömrüm boyunca şu ufacık seneler içinde aşktan daha kuvvetli hiç bi yaşam görmedim. daha önemli birşey görmedim.
birine ait olmanın annenin babanın seni sevmesi gibi ama kan bağı olmadan. sen öksürsen canı yanan bi başkası olmadan...
çok zor haklısın bir başkası için üzülmek ezilmek vazgeçmek uğraşmak... senelercede düşünsen elime ne geçicek dediğin müddetçe gittiğin yol seni bir yere götürmez...
düşünmeyipte ne yapayım? hayatıma mı bakayım? hayatım varmı ki? bütün herşey senden ibaretken nereye ne yöne gidebilirim?
bir amacın varsa ona bi başkasına kavuşmaksa ondan başka nereye yönelebilirsin?
kiminle konuşursun kafanı ne kadar dağıtabilirsin?
sevgimde nefretimde küçük değildir beni bunu bilmelisin buna alışmalısın benim karakterim bunun üzerine kurulu bunu değiştirmemi bekleyemezsin ki değişmez...
o giderse bende giderim ki. bir gün öldüğümde kaprislerimde benimle ölmüş olucak..
özlemelerim dayanamamalarım sensizim diye yanan canımda benimle birlikte yok olucak.
ozaman rahatlayacakmısın? oh iyiki yok diyecekmisin oysa ben olsam keşke olsaydı ve kafamın etini yeseydi derdim.
düşününce acıtıyor. ne kadar yaşıycaz? birgün yok olucaz.. ve benim mutlu geçen günlerim inan çok az ...
nankörlük etmiyorum sitem ediyorum sadece senin bir kabahatin yok belki kaç aydır beni tanıyorsun sadece.
ama ben önümüzde uzun seneler var diyip ne seni ne hayatı ertelemek istemiyorum yeterince erteledim zaten.
melankolik bir yapım var düşkünlüğüm malum hem nasıl suya bu kadar hasret olmadım ben. çünkü suyu sevmem.
sevdiğime duyduğum özlem öyle kuvvetliki beni sarsıpp yeter kendine gel desen de son nefesime dek yanıbaşımda beklesende ben seni özlerim ki..
kıskanırım mesela.. nefret ediyorum selam verdiğin kızların hepsinden ne olursa olsun gülümsediklerinden. hele o telefonla konuştuklarından vakitli vakitsiz kim olursa olsun.
bana ait ol istiyorum. acı çekiyorum ama sen anlayamıyorsun anlamıyorsun bir gn benim kadar sevebildiğinde beni anlayacaksın.
bazı insanlar sahip olduklarının değerlerini kaybettiklerinde anlarlar... ben seni kaybetmeden bunu anlayabildim benim farkım bu sense bunu boşa sanıyorsun. birigün beni kaybettiğinde
dilerim bu gerçekleşmez .. ozaman üzüleceksin ve çok geç olucak.. gönlümün bir kısmı dayan diyor kim elde etmişki herşeyi bir günde diyor sabır diyor
diğer yarım sorguluyor? değer mi diyor.. herşeye evet hepsine evet peki ya sevgi için ödediğim bedele ???
eğer seni hayatımın merkezinden çıkarırsam tamamından çıkarsın ve bu beni kahrediyor.. çünkü seni sevmek istiyorum.
evt çok üzülürüm çok ağlarım doğru ama geçer elbet geçer... senin içinde geçer binlercesine sahip olabilirsin
belki ben senin kadar düzgün bir insan bulamam ama beni daha çok seveni muhakkak bulurum çünkü seninki sevgi değil...
ve evet belki sende daha güzelini bulursun seni sıkmayanını bulursun başka şeyler muhakkak bulursun ama bu kadar seveni bulamazsın bulursan getir bana o vakit kendi elimle kıyarım canıma veya ne istersen yaparm çünkü o kadar eminim buna. adımın ece olduğundan çok daha fazla eminim.
ne öncekiler nede benden sonrakiler hiç kimse annen bile benim seni sevdiğim kadar seni sevmedi sevemez sevmicek sevemicek.
canımı değil çok daha fazlasını sermeye hazırım yoluna. uğruna bile değil sadece yoluna.
ağır geliyorsa taşımaktan vazgeç her geçen gün senle ilgili milyonlarca hayal ve umut yeşertiyorum gönlümde ben... eğer o ağaçların gölgesinde sarılmak çocuklarımızı seyretmek nasib olmayacaksa vazgeç ..
hep aynı şey diyorsun bunalıyorsun ve bende hep aynı şeyleri işitmekten yoruldum
sevmekten soğudum tam sarılıcak gibi koşarken önüme setler çekmenden yoruldum
yaklaşmaya çalıştıkça ne konuda olursa olsun gerek yok cevabını duymaktan acıdım.
istediklerimi dile getirmekten çekinir oldum. kaşlarını çatıp ters ters bakmandan
yada alay etmenden gökkuşağı gibiydi gönlümün sana akan renkleri oysa şimdi siyah beyaz gri.. çünkü korkuyorum artık birşey demekten kendimi çok iyi tanıyorum çünkü
bana birgün yine gereksiz şimdi dediğinde sapıksın dediğinde burda olmaz dediğinde boşverdiğinde bir kızla telefonda konuştuğunda biriyle bişi yaptığında ve bu yanlış olduğunda sevgimi mühürleyeceğim. ve birdaha seni sevmeyeceğim. azar azar eksiliceksin benden .. uzaklaşıcam senden
karşılaşmayacağız konuşmayacağız görüşmeyeceğiz belki özleyeceğim çok isteyeceğim aşkım demeyi diyebilmeyi.. ama o zor zamanları atlattıktan sonra yeniden izin vermem hiç bir allah kulunun beni yeniden incitmesine. olanı biteni unutmaya çalışıp kafamdan atacağım çünkü başka bir yolum yok. evlenene kadar seni sevmemem mi gerek sevmiyeceğim ama seninlede evlenmeyeceğim. çünkü bunun bedeli bu değil.. benim sevgim bunu haketmiyor.
belki ben bi insan olarak kul olarak vatandaş olarak evlat olarak hakediyorumdur ama sevgim haketmiyor.
ve ben aşkı bu kadar hakederken isterken yaşayamayacaksam ne bir adamla birlikte olup kendimi kirletirim.
nede herhangi biriyle laf olsun diye evlenilirim.
inancını yitirdikten sonra neyin ne manası kalıcak ki?
işte ozaman yaşamıma hayatıma bakarım işte.. çünkü amacım ortadan kalkar..

defalarca konuştuk yazdım anlattım bi arpa boyu gittik mi? garip bi huy benimki sinyallerini veriyorum hep birşeylerin ama asla açamıyorum kendimi.. hep yanlış yapıyorum sanki sorsan benden akıllısı yoktur.. ama kendi söküklerimi dikemiyorum. en zayıf yanım sevgim en hassas noktam sevmekti
ve en katlanamadığım şeyde belirsizliği sevmekti... neyi seviyorum?
bana sormuştun beni neden bu kadar çok seviyorsun diye cevap veremiyordum sanıyordumki
seni tanıdıkça bir sebep nasılsa bulucam anlamlandırıcam
oysa yerimde başka bir insan olsa seni tanıdıkça senden uzaklaşırdı bense hep kenetlendim daha çok tutundum daha çok sevmeye çalıştım
sevdimde ama o cümle hep havada kaldı hep daha çok acıttı... git beni sevme diyen bir adamı sevmekti benimki..
acı çekmekti kahkalar atarken acı çekmekti.