24 Kasım 2010 Çarşamba

Müzik Ruhun Gıdası mı?


Ne hakkında yazmalı...
kafamı çevirdiğim her yerden yazılcak birşeyler fışkırıyo, nereye saldırsam diye sinsi sinsi dolanıyorum. fazla mekan ve objeyede gerek yok gerçi, nasılsa oturduğum hatta yattığım yerden herkese herşeye rencide etmemek felsefemle sallayabilme lüksüm var, haksızmıyım...
neyin propagandası bu derseniz, kendi fikirlerimi empoze etmenin değil orası kesin, sadece bakış açımın gördüklerimi beynimde süzerek veya süzmeyerek ağzımdaki tad veya hislerimdeki mana şeklinde sizlere ulaştırmam gibi son derece uzun ve tersten okunduğunda acaip mantıksız bir cümle çıkabilir ortaya :)

bu arada ne yazacağımı bilmiyorum derken ciddiydim, fena halde malzemem var, ama o kinetik enerji akrilik boya gibi aksın bitsin istemem, sakin sakin, emikleye emikleye :) harcamak istiyorum,
hem kübik hemde frapan hem modasal hemde asal sayı düzleminde yer edinmek gibi bişe, çok mu bilimsel oldu yoksa çokmu normal bak onuda çözemedim şuan,
tamam farkettim bazen saçmalıyorum, ama yinede bunu sadece kendime söylediğimde zararsız geliyor gözüme, klasiktir ya bi başkası size hakaret ettiğinde kiminde cinayet kiminde ise kırgınlık uyandırır, ve siz kendinize defalarca hakaret etseniz bile canınız yanmaz onun gibi,
oysa insanın kendine hakaret etmesi sadece söylediği kelimelerle olmazki, dişlerinizi fırçalamamanız, sigara içmeniz veya adınızı unutcak kadar sarhoş olmanız, kirli elbiselerle gezmeniz, eğitime karşı olmanız,mantıklı olmamanız kendinize en büyük harakettir.
kendinize iyi bakmalısınız, çünkü kendinizden başka hiçbirşeye sahip olmadığınızı elbet sonunda anlayacaksınız.
gelde ana düşünce bul şimdi nerdeeen nereye geldim :)
yazasım varmış demekki, eğer hala okuyabiliyorsan şu yazıyı ey okuyan, demek benim geyik yörüngeme girmişsin ^^ seni kazanmışım demektir. çoktan gitmişsen zaten şu yazanları göremiicein için has strr ordan derim :) kalan sağlar bizimdir... bizimle kalın ;)

Hiç yorum yok: